HKestioglu

İran Ne Yapmak İstiyor

53R I Hatice Kestioğlu Köşe Yazısı
53R I Hatice Kestioğlu Köşe Yazısı
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İran’ın ne yapmak istediğini anlayan var mı? Aylardır Gazze’de Filistinlileri katleden İsrail’e karşı bir tek füze atamayan bir tane bile dron gönderemeyen İran İsrail’e saldıracağını bütün dünyaya ilan ede ede, bağıra bağıra güya saldırıya geçti. Peki bu işten kim kazançlı çıktı?

Gene aylardır İsrail’i kınayamayan 30 binin üstünde kadın çocuk ve masum insanı katleden, yardımları engelleyip yaşayanları da açlığa mahkûm eden İsrail’i bir tek gün gündem yapamayan Birleşmiş Milletler ve onlara bağlı batılı güçler bu saldırı sebebiyle İsrail’i mağdur ve masum ilan etti, karşı saldırı için bahanesinin olduğunu kabul ettiklerini beyan ettiler.

Neredeyse savaşın başından beri, özellikle başkent Tel Aviv’de Netenyahu aleyhindeki gösteriler durdu, bütün dünyada Müslüman olmayanların Filistinliler için attıkları çığlıklar sustu, onlara destek için yapılan gösterilere ara verildi ve günden bir anda İsrail’in katliamları değil kendi güvenliği oldu; şimdiye kadar kör ve sağır kesilenler birden görür ve duyar oldu. Vahşice katledilen insanlar, açlıkla mücadele edenler gündemden düştü…

Peki niçin ve neden? Atılan küçük füzelerin ve dronların karşı tarafa hemen hemen hiçbir zarar veremeyeceği bilinmiyor muydu? İran gerçekten ne yapmak istiyor?

Dünyadaki hiçbir masum Müslümana şimdiye kadar yardımı dokunmayan İran, Orta Doğu coğrafyası ve İslam dünyası için gerçekten tam bir çıbanbaşı; hiçbir şekilde güven duyulmayacak bir devlet. Zaten İslam dünyasına da hiçbir katkısı yok, sadece bölücülük yapıp birbirlerine düşürme peşindeler. ABD istese şimdiye kadar defalarca Irak’a, Suriye’ye, Libya’ya, Mısır’a yaptığını yapardı ama yapmıyor, çünkü ABD’nin kendi yapmak istediklerini İran, “İslam” kimliğiyle yapıyor.

Ülkemize de hiçbir zaman dost olmamıştır; bilakis, bizim düşmanlarımıza dost olmak, terör örgütlerine destek vermek en önemli şiarıdır.

Osmanlı devletinden beri bize karşı büyük bir husumet beslemektedirler doğu o yüzden hiçbir zaman güvenli olmamıştır ve devlet güçlendiğinde padişahların ilk hedeflerinden biri olmuştur, çünkü her fırsatta Anadolu’ya  ajanlarını gönderip isyanlar çıkartmayı ve devleti bölüp parçalamayı kendilerine en önemli hedef edinmişlerdir.

Nitekim Yavuz Sultan Selim dönemindeki İran Seferi sırasında Saf Evi ajanları yeniçerileri kışkırtmış ve iş, padişahın çadırını oklamaya kadar varmıştır, hatta padişahın çadırına ve yakınlarına seferden dönülmesi yönünde isimsiz mektuplar yazıldığı ve bırakıldığı da gelen rivayetler arasındadır.

Fakat Yavuz, seferden asla taviz vermemiş ve karşı tarafa kararlılığını göstermek ve bozgunculara taviz vermemek için, onların istediğini kendisine arz eden çok sevdiği Hemden Paşa’nın kellesini vurdurmakta tereddüt etmemiştir. Sonra askerin huzursuzluğunu gideren meşhur bir konuşma da yapmıştır.

1516 yılında Çaldıran zaferini kazanarak doğuyu bir süre güvenlik altına almıştır fakat bizim kızıl baş dediğimiz kesim her zaman özellikle o taraftaki bölgelerde tehlike oluşturmaya devam etmiştir.

Bugün de İran, geçmişteki tarihin mirasını geleceğe taşır gibidir. İsrail’i tehdit ederek onu kışkırtmaktan ve İsrail’in uluslarası alanda elinin güçlenmesinden başka bir şey yapmıyor. İran ABD’ye “büyük şeytan” diyor ama aslında asıl şeytan olan kendisi gibi görünüyor. Bu son olayda da bariz bir şekilde görmüş olduk ki maksadı düşmana zarar vermek falan değil.

Ne kadar acıdır ki adı “İslam” olan ülkelerin arasında küçücük bir nokta gibi duran İsrail bu zulmü başlattığı zaman her devlet ses çıkarsa ve İsrail’e ellerinden geldiğince karşı çıksa mücadele etse bu kadar kişinin katledilmesi asla mümkün olmayacaktı. Bugün İsrail, çevresinden kendisine zarar gelmeyeceğini anladığı için artık emellerini açık açık dile getirmekten imtina etmiyor. Kızıl düvelerin kurban edilip kanları akıtıldıktan sonra Kubbetüs Sahranın bulunduğu yerin yıkılıp Süleyman mabedinin yapılması için çalışmalara başlayacaklarını ilan etmeye başladılar, bunu en üst siyasi liderler artık dile getiriyor ve biz onları on binlerce insan katledilirken nasıl seyretti isek aynı şekilde seyrediyoruz. Korkarım ki Mescidi Aksa ‘nın yıkılması için girişimde bulundukları zaman da sesleri çıkan sadece biz cılız sesler olacağız. Bizi de öyle bir hale getirdiler ki, kendimizden, kendi çıkarımızdan başka bir şey düşünemez, kimseye üzülemez olmuşuz; kalplerimiz taştan daha katı hale gelmiş, düşüncelerimiz mefluç.

Birgün başımıza Filistinlilerin başına geldiği gibi bir dert gelirse, biz onlar gibi dirayetli durabilecek miyiz zalimlerin karşısında hiç bilmiyorum. Şimdilik ne teknolojimiz ne de silahımız onları alt etmeye yeterli. Çünkü biz Ebabiller beklerken onlar savaş uçakları yapıyordu, uçak ve silah üretenlerimizi de bir şekilde bertaraf ettiler türlü türlü oyunlarla. Bugün bile bu oyunun farklı versiyonları oynanmaya devam ediyor…

Ne kadar acı ve ne kadar üzücü değil mi?

Hatice Kestioğlu

Yazar – Başöğretmen

İran Ne Yapmak İstiyor

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

53R - Rize Haber ve Havadis ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin