Malazgirt’in 954.
Büyük Taarruzun 103. Yılı Kutlu Olsun!
Başta Malazgirt Savaşımız olmak üzere Tarihimizin öpöz Türk destanı olan zaferlerinden (Türk, Kürt, Arap) gibi üç özneli ütopik ve gerçek dışı betimlemelerle bahsedenler; gerçekte kutlama yapmış olmamakta, bütünleştirmecilik yerine bölücülük inşa ederek Bizans İmparatoru Romen Diyojen gibi Anadolu’yu Türksüzleştirme sürecine başka bir boyutla destek vermektedirler.
Bu türden dayanaksız hayallerle ileriye yönelik atılımlar tasarlamak; Türk Milletini boşuna yormak, ufaltmak, yel değirmenleri üzerine saldırtılan Don Kişot haline sokmaktır. Gerçekleşmeyecek böyle kökten yalancı ve bize özden yabancı amaçlar için kimliğimizi oluşturmuş olan tarihî geçmişimiz çarpıtılamaz…
Biz zaman zaman hortlayan anlamsız sözlerden dolayı bizim ortaya koymaktan çekinmeyeceğimiz tepkimizi çarpıtarak bize zembereği kurulmuş guguklu saat gibi ırkçılık suçlaması yapacaklara cevap niyetine Yahya Kemal ile birlikte şöyle diyoruz:
Irkın seni tarihine benzer yaratırken
Kaç fethe çıkan tuğlar rüzgarlarla yarışmış!
İkbalini aksettirebilsin diye çehren
Kaç Fatih’in altın kanı mermerle karışmış?
Ben de beyanat toz dumanı içinde geçmişte olduğu gibi gene aynı duyarlılıkla bu duruma ayna tutmak istiyorum:
Alparslan Da Atatürk De
Anılmazsa Hata Türk’te
Doğudan Batıdan Anadolu’yu
Alparslan Fethetti, Atatürk tuttu.
Saygıyla analım iki uluyu,
Alparslan Bozkurttu, Atatürk kuttu.
Kimsenin yalnız ve yalnız Türk Milletine ait olması gereken tarihi sevinçleri mirî malını çarçur eden hoyratlıkla yağmalatması, o zaferlerde katkısı olmayanları kutsaması, ortak kılması akıllıca bir tutum ve davranış değildir. Hayatı yalnızca din ekseninde anlayıp değerlendirmeye kalkışmak, hiçbir ideolojik zemini olmayan bir gayrettir. Kaldı ki Cemil Meriç’in deyişiyle, ”her çeşit ideoloji, birey ve toplum beyinlerine, akıllarına giydirilmiş deli gömlekleridir!” Birey ve toplum olarak aklımıza en fazla mukayyet olmamız gereken günlerden geçmekteyiz.
Zira her vesileyle defalarca bilinçli yahut lafazanlıkla atılan taş, sözüm ona ürküttüğü kurbağaya değmemektedir.
İnsan böyle zamanda Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu olmalı, Arif Nihat Asya kesilmelidir:
Önde yalın Kılınç Türkmen Başbuğu,
Ardında Oğuz’un elli bin tuğu.
Andırır Altay’dan kopan bir çığı.
Budur Peygamberin övdüğü Türkler.
Ya Allah! Bismillah! Allahü Ekber!
Nerede unutulmuş zaferin 900. yılında yazılmış Malazgirt Marşı ve nerede o marştaki ruhu yaşayıp duyumsayan Başbuğ’un izleyicileri?
Nerde o yiğitler ki gür
Sesleri vadiyi bürür.
Yürü dese dağlar yürür,
Dur dese kalpler dururdu!
Kopardılar ayı gökten
İpek bir dala astılar.
Yurt dediler gölgesine
Ayaklarını bastılar!
Benim dedemle beraber
Yazılı kalacak adım.
Yıldızların söneceği
Güne yıldızlar sakladım.
Zaferlerimizi yâd ettiren, ruh ve gönlümüzü ülkü ve imanla doldurup doyuran böylesine büyük şairlerimize de selam olsun!
Türk Milletinin feraseti Bilge Kağan’da, akıllı cesareti Alparslan Han’da, ileri görüşlülüğü ve atılımcılığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te tecelli etmiştir.
Yaşanmış Türk zaferlerini anarken yitiren bir millet olamayız, böyle yapmakla hiç bir doğru hedefe kılıç çalamayız.
Türkmen Başbuğu Alparslan Han ile “Türkiye yaptığımız Anadolu’ya” tekrar geldik, Atatürk ile tekrar gitmeyecek şekilde yeniden dişimiz, tırnağımız ve bütün uzuvlarımızla sarmaşık gibi tutunduk.
Tanrı’nın nasıl ortağı yoksa, bu egemenlik hakkında da Türk olmayanların, Türk’üm diyemeyenlerin hiç bir ortaklığı bulunamaz.
Biz atalarımızı anarak yaptıkları ile övünür, onlar gibi yeni başarılar elde etmek için kendimizde güç, iman ve ülkü yeşertiriz.
Yaşasın Türk Milleti!
Kahrolsun şer şirketi!
Bizi kendimizle övünebilecek başarılarıyla ”BİZ” yapanlara selam olsun!
Çerisinden yabgusuna kadar hiç unutulmayacak kahramanlarımızın, özellikle
Alparslanların, Yavuzların, Atatürklerin, Başbuğların tinleri şad, yerleri Uçmağ olsun!

Yazıda vurgulanan birlik ve beraberlik mesajı çok önemli. Hep birlikte tarihi değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Bu yazı çok duygu dolu, tarihimize böyle sahip çıkılması harika. Alparslan ve Atatürk’ün anılması beni çok duygulandırdı.
Gerçekten tarihi daha derinlemesine incelememiz gerekiyor. Yalnızca bir bakış açısıyla değerlendirmek doğru değil.
Bu makalede bahsedilen noktalara katılmıyorum. Tarih, herkesin ortak malıdır ve kutlamalar herkesin hakkıdır.
Yazının bazı noktaları biraz abartılı gibi geldi. Ama tarihimizle ilgili bu tür tartışmalar önemli.