Yazının İçindekiler
“Annem Beni Çaylıkta Doğurdu”
Çay toplayıcısı Mustafa Yağcı, çayla olan bağının bir ömür sürdüğünü söylüyor:
“Annem hamileyken bile çay topluyordu. Beni çay bahçesinde doğurmuş. Eskiden kimsenin işini bırakma lüksü yoktu. Çay olgunlaşınca, ne olursa olsun toplanır.”
Yağcı, çay tarımının sadece hasattan ibaret olmadığını, nisan ayında gübreleme, yabani ot temizliği ve kök havalandırma gibi zahmetli süreçler gerektirdiğini anlatıyor.
Kadınların Yorulmak Bilmeyen Emekleri
Köyde çay toplama işinin büyük kısmını kadınlar üstleniyor. Vesile Yıldırım, sabah 05.00’te bahçelere girdiklerini, hava şartları ne olursa olsun çalıştıklarını belirtiyor:
“Eskiden akşam 18.00’e kadar çalışırdık. Motorlu makaslar işimizi biraz kolaylaştırdı ama yine de yorucu. Buna rağmen bu işi seviyoruz.”
“Yağmurda da, Güneşte de Toplarız”
Mihriban Bilgin ise çay toplamanın keyifli ancak taşıma sürecinin yorucu olduğunu vurguluyor:
“Toplanan çayları sırtımızda taşıyıp teleferiğe yüklemek en zor kısmı. Bazen 8-9 saat yağmur altında çalışıyoruz. İşimiz bitmeden bahçeden çıkmayız.”
Çayın Yolculuğu: Teleferikle Fabrikaya
Toplanan çaylar, bez çuvallara doldurularak teleferik veya araçlarla çay alım merkezlerine taşınıyor. Bölgedeki çay fabrikalarında işlenen yapraklar, Türkiye’nin dört bir yanına ulaşıyor.
İkinci Sürgünün Ekonomiye Katkısı
Çay tarımında yılda üç sürgün alınıyor. İkinci sürgün hasadı, bölge halkı için önemli bir gelir kapısı. Çay üreticileri, kaliteli yaprak elde etmek için bakım ve toplama süreçlerini titizlikle yürütüyor.