• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2025 - Rize
  1. Haberler
  2. Rize Bigileri
  3. Sandıkçı Şükrü Destanı

Sandıkçı Şükrü Destanı

Sandıkçı Şükrü, Rize'nin dillere destan eşkıyalarından biri...

Sandıkçı Şükrü Destanı
Sandıkçı Şükrü Destanı
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sandıkçı Şükrü, Rize’nin Portakallık (eski adı Haldoz) Mahallesi’nde kardeşinin bir düğünde bıçakla yaralanması üzerine, onu bıçaklayan Abdi Ağa’yı öldürüp hapse girmiş. Birkaç yıl Rize hapishanesinde yattıktan sonra arkadaşları Çımacıoğlu İbrahim, Kayalı Hüsnü ve Kemikbaş Memiş ile birlikte kaçmışlar. Uzun yıllar Rize ve çevre illerde eşkıyalık yaparken halktan yanaBu bilgileri 1981 yılında Rize’de beş gün araştırma yapan Saffet Uysal’dan öğreniyoruz. (Türküler Öyküler Yorumlar, Anabasis Yayınları, KASIM 2005)


Saffet Uysal bu çalışmada Sandıkçı Şükrü ile birlikte dışarıda kalan, yani eşkıyalık yapan, Keşişoğlu Kotan Ağa ve sendikacı Rahmi Rakıcı ile görüşerek bu bilgileri almıştır.
Sandıkçı Şükrü’nün eşkıyalıktaki ilk olayı arkadaşı Manleli İsmail’i vurmasıdır. Olay şöyle gelişir. Manleli İsmail’in hanımı Gülşen, yemeğinin içine zehir koyarak Sandıkçı Şükrü’yü öldürmek ister. Bunu hisseden Şükrü, yemeği yemeyerek ölümden kurtulur.


Arkadaşı İsmail’e durumu anlatarak haberi olup olmadığını sorar, habersiz olduğunu anlayınca karısını boşamasını ister. İsmail ise bunun kendi onuruna dokunacağını belirterek karısını boşamaz. İşte bundan sonra Sandıkçı Şükrü çok sevdiği arkadaşı İsmail’i öldürür. Ömrü boyunca da bunun acısını ve üzüntüsünü çektiğini söylediği anlatılmaktadır.


İkinci öldürme olayı…


Sandıkçı Şükrü, şimdiki adı Boğaz, o zamanki adıyla İskelemoz Mahallesi’nden Bostanoğlu İzzet Dayı’nın kızı Fadime ile evlenir. Fadime’nin ablasının kocası Kikikli Yusuf ise bu evlenmeye karşı çıkar. Karısının kız kardeşi için “Nasıl olur da bir eşkiya ile evlenir?” demeye getirir. Sadece sözle kalmaz bir tüfek alarak Sandıkçı Şükrü’yü öldürmek üzere etrafta dolaşmaya başlar. Sandıkçı bakar ki olacak gibi değil, Kikili Yusuf’u öldürür.


1908’den sonra İttihat ve Terakki iktidara gelince yurt genelinde eşkiyalara karşı bir takip politikası izlenmeye başlanır. Çarşambalı bir Kolağası gelip Rize’de karargâh kurar. Halkı da sıkıştırır. “Her gören haber verecek, elinde silah bulunan vurulacak diye halka duyurur.
Bütün bunlar olurken, Sandıkçı Şükrü, Of’un İkizdere Köyü’ndeki Sanlı mezrasında kışı geçirmek için hazırlık yapmaktadır. Bu hazırlıkları yaparken Uzunkaya’da bir eve gelir. Evinde kaldığı kadın Sandıkçı’nın geldiğini Uzun Ali’ye o da Kolağası’na bildirir.


Kolağası, yanında halktan kişiler ve Sandıkçı Şükrü’nün eski arkadaşı Varilcioğlu Sadık da olmak üzere evi sararlar ve çatışma başlar.


Bir ara Varilcioğlu Sadık, “Sandıkçı, daha ne bekliyorsun, teslim olsana!” diye bağırır. Bu seslenişi Sandıkçı, Varilcioğlu’nun kendisine bir mesajı olarak algılar. Nasıl olsa Varilcioğlu beni vurmaz, diyerek eski arkadaşının bulunduğu yerden çemberi yararak kaçmak ister. Şükrü, Varilcioğlu Sadık’ı birkaç adım geçer geçmez vurulur. Kardeşi Bayram ve yeğeni Mehmet ise teslim olurlar. Onlar bir süre cezaevinde yattıktan sonra ilk afta çıkarlar.


Sandıkçı Şükrü öldürülmesine öldürülür ama ardında iyi bir ad bırakmıştır. Fakir fukaraya dönemin zenginlerinden Perilizade’nin mısırlarını dağıttığı, edep erkân bildiği, soylu bir eşkiya olarak yaşadığı için halk tarafından sevilmiş, adına türküler yakılmış olup günümüzde de ününü sürdürmekte ve sevilmektedir.
Sandıkçı Şükrü’yü gören ve tanıyan Refii Cevat Ulunay, ondan “Yaptıklarından pişman olmuş, fakat affedilmeyeceğini bildiği için teslim olmayan, mert bir insan” olarak söz etmektedir.

Sandıkçı Şükrü Destanı

Yıl bin üç yüz yirmi tarihi idi
Şükrü’nün hakkında, okundu ferman
Bu dünya kimseye kalamaz inan
Bu fani dünyaya itibar olmaz

Üç yüz iki tarih, nefsime uyduk
Sebep oldu şeytan, bir cana kıydık
Defterime katil ismini koyduk
Dünya devri daim, hiç karar olmaz

Birkaç sene çektim kahr-i zindanı
Nasip oldu bize Sinop’un hanı
Kaçmakla kurtuldum, buldum amanı
Şakiye, devletin ihsanı olmaz

Bir müddet içinde sürdüm devranı
Derler idi Şükrü oldu divanı
Böyle yazmış bize, hükmü yazanı
Gayba karışanın imanı olmaz

Gözüme gelmezdi dünyanın vari
Kardeşim Aslan’dı, gönlümün varı
Kalmadı içimin kışı, baharı
Zulümsüz eşkıya perişan olmaz

Ayrıldım Aslan’dan, yıktım dünyayı
Kardeşim gidince, oldum fedai
Karahasanoğlu, yıktı binayı
Ciğerden yananın dermanı olmaz

Yazıklar ben gibi divane başa
Yar oldum Bayram’la Mehmet kardeşe
Bu kavga çıkar mı milletlan başa?
Devlet nüfusunun amanı olmaz

Cami önlerini edindim mesken
Halime acırdım, durup gezerken
Moliva dağına kurdum bir vatan
Eşkıya olanın mekanı olmaz

Sayemde ahali zengin oldular
Mal mülk edinip, şeref buldular
Fermanım gelince, memnun oldular
Cihanda kim var ki, düşmanı olmaz

Konağı yaptırdım yüksek bir yere
Yarım saat çeker ordan Fener’e
Yanında kuyusu, benzer kevsere
Suyunun, cihanda akranı olmaz

Zengin, fukaraya verirdim aşı
Hükmümle getirttim tuğlayı, taşı
Seyrime geldiler zabit, binbaşı
Toplama tanenin harmanı olmaz

Tüccardan her saat gelir hediye
Nüfusum işledi dağa, dereye
Bu kadar yetmez mi Şükrü deliye?
Yardan ayrılanın yaranı olmaz

Ramazan yirmide geldi emirler
Asker zabitanla doldu gemiler
Trabzon valisi, kellemi diler
Artık bu derdimin dermanı olmaz

Ali ağa peşimde, kollar zamanı
Çavuş ve zabitler sardı dört yanı
Koca Reşit ağa, aldı nişanı
Şükrü’yü vuranlar hiç cani olmaz

Kahrıma sebeptir Perilizade
Yapmadı tapuyu, geldi inada
Şükrü’yü görünce, başlar feryada
Düşen bir adamın insanı olmaz

Rize ahalisi, çok çekti zahmet
Çerkes Reşit ağa, etmez merhamet
Dört yanı bağladı, nüfuzu devlet
Şifasız bir derdin, dermanı olmaz

On beş gün olmadan sorguya kaldım
Kılavuz gelince, martine daldım
Mevlam fırsat verdi, meydanı aldım
Azrail emirsiz, bir canı almaz

Mutasarrif paşa, gadaba geldi
Yaktı kayığımı, ciğerim deldi
Yalandan, dediler Sandıkçı eldi
Ateşe yananın külhanı olmaz

Görünce ateşi, aklım oynadı
Çiğerim tutuştu, içim kaynadı
Devletin emridir, etmem inadı
Mertliğin şanıdır, ağlamak olmaz

Kale mahallesinden, gördüm dumanı
Yükselen alevler, sarmış her yanı
Bu tatlı canımdan, kestim gümanı
Eşkıya, dünyaya hükümdar olmaz

Kale kapısından seyrine baktım
Hükümete, şehre çok kurşun attim
Tatlı yemeğine zehirler kattım
Bu derde düşenin lokmanı olmaz

Yurdumdan ayrıldım, kara kış ayı
Hava eser yağar, döker borayı
Kılavuzum peşimde, izim arayi
Bir saat bir yerde, kararım almaz

Gece yarısında düştüm yoluna
Karakol yapılmış sağım soluma
Hamail martini aldım koluma
Halimdem, hiç kimse haberdar olmaz

Urupsa’ya vardım, sabah üzeri
Dumandır gözlerim, görmez bir yeri
Koca Sandıkçı’nın soldu gözleri
Gönlümde her saat bir karar olmaz

Etrafı sardılar, Çerkesler kulu
Kimi emir bekler, kimi yolumu
Kapıyı bekliyor, Varircioğlu
Karaya gidenin limanı olmaz

Tevekkül eyledim, çıktım meydana
Gördüm Varilci’yi, durdum bir yana
Ne bilirdim puşttur, değil merdane
Cihanda puşt olan, namdar olmaz

Hiç tüfek atmadan, yürüdüm erken
Hasmımın fırsatı elinde iken
Ne yapsın yiğitlik, puştluk var iken?
Bundan bir dosta itibar olmaz

On adım atmadan düştüm yolumdan
Attığı kurşunlar, vurdu solumdan
Dönünce martinim düştü kolumdan
Vuruldum ahbaplar, bunda ar olmaz

Arımdan ne oldu, bilmedi halim
Yağmaya geldiler silahım, malim
Zalim Reşit üğa, bağladı salım
Leşimi bir zaman kaldıran olmaz

Ahali cem oldu, salımı bekler
Beşaret dediler, yandı tüfekler
Çok yerlerde pişti, tatlı yemekler
Cümlesi gülüyor, ağlayan olmaz

Bir alayla geldik, girdik şehire
Hükümetin altı, döndü mahşere
İğneyi bıraksan düşmezdi yere
Bundan fazla, Nuh’un tufanı olmaz

Kimi eyvah eder, kimi dururdu
Uzaktan, yakından şehre yürüdü
Üç gece saklandım, tenim çürüdü
Bu kadar hakaret, bir cana olmaz

Bir hoca yok mudur tenim yıkasa?
Kanlı elbisemi üstümden alsa
Ehl-i iman gibi kabire koysa
Nizamsız gidenin imanı olmaz

Ağla validem, ettiğim çoktur
Yiğitlik yanında eksiğim yoktur
Senden gayrı bana ağlayan yoktur
Bundan sonra benden bir nişan olmaz

Destanı burada tamam eyledim
Haddim olmayarak kelam eyledim
Suyabatmaz deyu tahrir eyledim
Sözlerimin asla yalanı olmaz

1
be_endim
Beğendim
0
be_enmedim
Beğenmedim
1
_a_rd_m
Şaşırdım
1
k_zd_m
Kızdım
0
_ok_k_zd_m
Çok Kızdım
Sandıkçı Şükrü Destanı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

53R - Rize Haber Sitesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin